KIBRIS SORUNU: TARİH ALGISI, KİLİSE VE MÜZAKERELER

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

PANEL

KIBRIS SORUNU:

TARİH ALGISI, KİLİSE VE MÜZAKERELER

 

PANELİSTLER

Doç. Dr. Fuat Aksu (YTÜ)

Prof. Dr. Elçin Macar (YTÜ)

MODERATÖR

Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu (BALKAR Müdürü)

 

TARİH

22 ARALIK 2016

PERŞEMBE SAAT 10.00-12.30

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

PROF. DR. MURAT DEMİRCİOĞLU KONFERANS SALONU

DAVUTPAŞA KAMPÜSÜ

 

Kıbrıs Sorunu Paneli :

 

ELÇİN MACAR: Kıbrıs'ta Kilisenin Rolü ve Önemi

Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Elçin Macar Balkan ve Karadeniz Araştırmaları Merkezi (BALKAR)’da 22 Aralık 2016'ta "Kıbrıs Sorunu Paneli"nde yaptığı konuşmada Kıbrıs’ta Ortodoks kilisenin siyasette ve toplumdaki yeri ve önemini değerlendirdi. Macar aşağıdaki tespitleri yaptı: 

Macar: Halkın Başpiskopos seçtiği tek örnek Kıbrıs 

Günümüzde 14 ayrı Ortodoks kilise var. Bunlar bağımsız (Otosefal), yani birbirinin işine karışmayan kiliselerdir. Kiliselerin içinde de piskoposluk bölgeleri var. Kiliseler bazen Patrikhane bazen de Başpiskopos olabilirler. Yunanistan'da ve Kıbrıs'ta da başpiskpos vardır. Kıbrıs'ta Başpiskopos halk tarafından seçiliyor. 3 aşamalı bir seçim süreci var. Hristiyan dünyasında tek örneği budur.
19. yüzyılda ve 20. yüzyılda kopmalar sonucu yeni otosefal kiliseler kuruldu."Kiliselerin milliyetçileştiği bir dünya", milliyetçiliklerin din üzerine oturtulması söz konusu. Ortodoks dünyasında devlet ve kilise her zaman iç içe olmuştur. Oysa Batı Avrupa'da dünyeviler ruhanilerle savaşarak devletler kurdular. Doğu dünyasında ise devlet ve din her zaman içiçe olmuştur.
Tarihsel olarak Kıbrıs 5. yüzyıldan beri başpiskoposluktur. Kıbrıs; Arap, Bizans, Latinler, Cenevizler, Venedikliler, Osmanlılar ve nihayet İngiltere'nin eline geçiyor. Bu kadar farklı yönetimler altında olması kilisenin konumunun önemini de arttırıyor. Çünkü dini ve kültürü koruyan ana faktör oluyor. Osmanlı millet sistemi de kilisenin önemini arttıran başka bir faktördür. 
20. yüzyılda milliyetçiliğin etkisiyle ENOSİS ve ardından komünist hareket gelecektir.
İngiliz yönetimi, Osmanlıya göre kiliseye karşı daha mücadeleci oldu, ama komünist tehlikeye karşı kiliseyi tercih etti. Fakat kilisenin başını çektiği 1931 isyanı üzerine İngiliz yönetimi 1933-46 arası başpiskopos seçimine izin vermiyor.

Macar: Oniki Ada’nın Yunanistan’a verilmesi ENOSİS’i kışkırttı

ll. Dünya Savaşı sonrası oniki adanın Yunanistan'a verilmesi ENOSİS'i kışkırtıyor. 
1950'den itibaren Makarios (III. Makarios) Kıbrıs'ta başpikopos seçiliyor. ENOSİS'e inanıyor. Yunanistan'dan Grivas’ı getirerek EOKA'yı kuruyorlar. İngilizler 1956'da Makarios'u sürgüne gönderdiler. 1954-60 Zürih-Londra antlaşması ile tekrar Kıbrıs'a dönüyor. Daha sonra Makarios, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda bu antlaşmayı istemeyerek imzaladığını söyleyecektir. Ethnarh, millet başı, olarak gösteriyor kendisini. 1963'te anayasayı değiştirmeye çalıştı, bu yüzden Kıbrıs'taki bütün dengeleri bozdu. 
Macar: Makarios Yunanistan’daki Askeri Darbe sonrasında ENOSİS’ten uzaklaştı
1967'de Makarios ENOSİS'in gerçekleştirilebilir olmadığını anladı ve ENOSİS fikrinden uzaklaşmaya başladı. Kıbrıs'ın müstakil olması düşüncesine yöneldi. Bu plan Atina ile arasını bozmaya başladı. Makarios'a bir kilise darbesi yapılmaya çalışıldı. 1972'de bir ruhban seküler makamda oturamaz dediler. Makarios, bunun arkasında dış güçler var diyerek aylarca süren bir kriz sonrasında bir hamle yaptı. Tüm diğer Ortodoks kilise liderlerini toplantıya çağırdı. Yunanistan Başpiskoposu ve İstanbul Patriği çağrıya karşılık vermedi ama diğer kiliseler geldi. Makarios tasdik edildi. Ardından kendisine karşı olan 3 metropoliti görevden aldı.
1974'te Nikos Samson darbeyle başa geldi ve Makarios devrildi. 6 ay sonra Makarios geri geldi ve 1977'de öldü.

Macar: Türk tarih yazımı Makarios’un hayatındaki değişiklikleri ve kırılmaları dikkate almıyor

Türk tarih yazımı ise Makarios'un yaptığı bu değişiklikleri dikkate almıyor.
Hrisostomos yeni başpiskopos olarak geldi. Böylece Kıbrıs’ta cumhurbaşkanı - başpiskopos dönemi bitti.
Yeni cumhurbaşkanı kilisenin desteklemediği Klerides oldu.
2004'te Annan Planı geldiğinde Girne metropoliti Pavlos planı “şeytanca” olarak tanımladı ve "evet" diyenler cennete gidemez dedi. Metropolitlerin yetki alanı Türk tarafında kalanlar daha ılımlı mesajlar verdiler. Başpiskopos 1990'lardan itibaren Alzheimer oldu. 2000'lerin başında görevini yapamaz oldu, ama kilise kurallarına göre ölmeden değiştirilemiyor. İstanbul Patriği ve diğer patrik ve başpiskoposlar toplandı ve Kıbrıs başpiskoposu görevden alındı. Yerine yeni başpiskopos olarak ll. Hrisostomos seçildi. 2015'te yeniden müzakereler başlayınca kilise topraklarını devlete bırakacağını ilan etti. Ama bu toprakların % 73 'ü Kuzey Kıbrıs'ta bulunuyor. Müzakereleri destekliyoruz dediler ama 2 sene sonra desteklemediklerini söylediler.

Macar: Girne metropoliti “Annan Planı’na evet diyen cennete gidemez” dedi

Sonuç olarak Kilise Kıbrıs için önemli. Kıbrıs Rumlarının %83,8 tanrıya inanıyorum demiş. En azından %35 kendisinin çok dindar olduğunu söylüyor. Yani Kilise ne derse yapabilecek bir kitle oluşturuyor.
Kıbrıs'ta kilisenin bu denli önemli olmasına şaşırmamak lazım. Sırp kilisesi de 90'larda Sırp hükümetinin yanında yer aldı. 
Yunanistan'da kilise Avrupa karşıtlığının da merkezi oldu.
Ortodoks kilisesinin milliyetçilikle bu kadar içiçe geçmişliği aşikar.
Ama Ortodoks dünyasında kilise bir krizde aslında. Yeni dünya düzeni ve gelişmeleri bu krizi destekliyor. Bu nedenle kendilerine True Orthodox Church diyor birçok Ortodoks kilisesi.