YUNANİSTAN’DA POPÜLER TARİHÇİLİKTE OSMANLI-TÜRK İMAJI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dr. Esra ÖZSÜER

“YUNANİSTAN’DA POPÜLER TARİHÇİLİKTE OSMANLI-TÜRK İMAJI”

17 KASIM 2016 PERŞEMBE

SAAT 11.00

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

PROF. DR. MURAT DEMİRCİOĞLU KONFERANS SALONU

DAVUTPAŞA KAMPÜSÜ

 

Konferans Raporu

 

Dr. Esra Özsüer: Yunanistan Popüler Tarihçiliğinde Osmanlı-Türk İmajı

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü öğretim üyesi Dr. Esra Özsüer YTÜ BALKAR’da 17 Kasım 2016 tarihinde “Yunanistan’da Popüler Tarihçilikte Osmanlı-Türk İmajı” üzerine bir konuşma yaptı. Çok iyi derece Yunanca bilen Dr. Özsüer doktora tezini de bu konu çerçevesinde Atina’da bulunan Panteion Üniversitesinde tamamladı.

Dr. Özsüer konuşmasında öncelikle imge-bilim yöntemi ve ulus-kimlik inşasında “öteki”nin ve ötekileştirmenin yerine değindi. Ardından Yunanistan’da popüler tarihçiliğin durumunu değerlendirdi. Kendi deyimiyle Yunan popüler tarihçiliğinin bir “kitap furyası” oluşturduğunu ve bu kitaplarda Türklerle ilgili olarak “kan dondurucu” ifadeler bulunduğunu belirtti. Kitap başlıkları arasında “Turkokratia” (Türk egemenliği/esareti), “Martiras” – şehitlik ve azizliğe yükseliş, “kanlı çelenkler” – Osmanlı’nın yaptığı mezalimin sembolü olarak, “Yeniçerinin kılıcı”, “Larisa’nın boyun eğmez şehidi”, “Turkofagos” (Türkyiyici), “Kanlı topraklar” gibi kitap başlıkları ve içerikleri bakımında Osmanlı dönemini bir mezalim olarak anlatan çok sayıda eserin bulunduğuna işaret etmiştir. Yunanistan’da etnik ve dini milliyetçiliğin çok kuvvetli olduğunu belirten Özsüer, bunu “banal milliyetçilik” olarak tanımlıyor.

Özsüer: Yunan milli kimliğinde Ortodoks inancı inancı ilk sırada yer alıyor.

Osmanlı imajında özellikle bağımsızlık mücadelesinin ön plana çıktığını ve bu mücadelenin bir “devrim” olarak tanımlandığını belirtiyor. Fakat bu mücadele anlatılırken kiliseye özel önem verildiğini ve bunlardan çıkarılmış birçok mit olduğunu belirtiyor. Dr. Özsüer'e göre Yunan milliyetçiliğinin temelinde din, yani Ortodoksluk vardır. Buna göre Yunanlılar “Önce Ortodoksum, sonra Helenim” derler. Bu bağlamda 1821’de başlayan Mora İsyanı çok önemsenir. Yunanistan’da kendi ulus-kimliklerini inşada öteki olarak Osmanlı seçilmiştir. 1453 diğer önemli tarihtir. Fakat bu bir yenilgi olduğu için popüler tarihçilikte İstanbul’la ilgili bir “suskunluk” vardır. Bununla birlikte özellikle Ayasofya’nın kaybedilmesi travramatik bir konu olarak ele alınır. Dr. Özsüer tartışma kısmında bir soru üzerine tarih ders kitaplarında bulunan “Konstantinupolisi geri alma” hikayelerinin popüler tarihçilikte de mevcut olduğunu özellikle “Mermer Kral” örneğiyle belirtmiştir.

Özsüer: Dini mitlerle zenginleştirilmiş bir Türk düşmanlığı anlatımı hakim.

Genel olarak Turkokratia bir karanlık çağdır. Ayrıca “Gizli Okul” miti vardır. Buna göre Osmanlı döneminde gece yarısı bir mağarada bir papaz mum ışığında gizlice Rum çocuklarına dinlerini öğretir. Çünkü Türkler Helenlerin dinlerini yasaklamıştır. Bunun böyle olmadığını anlatmaya çalışan bazı Yunan tarihçilerinin ülkelerinde ciddi sıkıntılar yaşadığını vurgulayan Dr. Özsüer ayrıca “Zalongo Dansı”, “Aya Lavra” gibi mitleri örnek vermiştir. Mitler arasında Yunanlıların gizlice kilise yaptığı inanışı da mevcuttur. Metinlerdeki ana fikri özetleyen alıntılara da yer veren Dr. Özsüer’in alıntıladığı cümlelerden biri şöyledir: “Dile kolay üç koca yüzyıl tiran Türkler kendi hakimiyetlerini kuvvetlendirmek amacıyla reaya üzerinde her türlü baskıyı kurdular.”

Özsüer: Yunanistan’da kilise yayınevleriyle yakın ilişki içinde.

Dr. Özsüer’in tespitleri arasında dikkati çeken noktalardan biri de kilise ile popüler tarih kitaplarını basan yayın evleri arasındaki yakın ilişkidir. Ona göre Yunanistan’da Kilise bazı yayınevlerini destekliyor ve bunlar çok merkezi yerlerde bulunuyor. Basılan kitaplar ise tamamıyla propaganda kitaplarıdır. “Bunu okuyacak kitleye Türk’ün ne kadar kötü olduğunu anlatmalıyım” düşüncesiyle yazıyorlar. Dr. Özsüer’ün bu kesimden daha tehlikeli gördüğü başka bir yazar ve yayıncı grubuna değiniyor. Bunlar ise yarı pozitif, yarı negatif ama gerçekle hiç bir ilgisi bulunmayan bir Türk imajı çizdiklerini ve bu şekilde Yunan kamuoyunu bütünüyle yanılttıklarını belirtiyor. Olumsuz ifadelere örnek olarak “Çığırından çıkmış Türkler, kudurmuş köpeklerle aynılar...” veya “Türklere hiç güven olmaz, bugün dost olurlar, yarın kafanı keserler”, “Türkler herzaman Türktür”, “Hatta ölülere bile işkence ettiler” gibi bir çok ifadenin olduğunu belirtmiştir.

Dr. Özsüer Yunanca olarak yazdığı ve kitap olarak yayınlanan doktora tezinde bunlara çok sayıda örnek verdiğini belirtmiş ve bu kitabını Türkçe’ye çevirip kitap olarak yayınlamak niyetinde olduğunu ifade etmiştir. Bu olumsuz tasvirler arasında “kadının kızgın demirle işkenceyle öldürülmesi” gibi tasvirler mevcuttur. Bunlar dinlerini değiştirmek için yapılan zulümler olarak anlatılmakta ve buna karşı dinini ölümü bahasına terk etmeyen Helen kadınlar ve erkekler tasvir edilmektedir. Başka bir hikayede Türklerin “fare dolu bir çuvala Yunan çocuğu atıp öldürmeleri” konu edilmektedir.

Özsüer: Yunan milli kimliğinin ötekisi “Barbar Türk”

Sonuç olarak Dr. Özsüer Yunan ulus kimliğinin iki önemli yapıştırıcından birinin Helenizm diğerinin ise Ortodoksluk olduğunu yinelemiştir. Bu kimlik inşasında ise öteki olarak “Barbar Türk” imgesi seçilmiştir. Türkiye’de ise bu tür yayınların pek olmadığını, her halükarda Yunan tarafının çok daha “radikal” olduğunu vurgulayarak konuşmasını tamamlamıştır.

Tartışma bölümünde BALKAR Müdürü Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu 2011-2014 arasında merkezlerinde yürüttükleri TÜBİTAK projesi çerçevesinde yaptıkları ders kitapları incelemesine değinmiş ve bu tür çalışmaların karşılaştırmalı bir şekilde ve farklı yazın türleri üzerinden yapılmaya devam etmesinin gereğine işaret etmiştir. Son olarak bu tür çalışmaların yürütülebilmesi için bölge dili bilen bölge uzmanlarının gerekli olduğunun, bu uzmanların yetişebilmesi için bölge uzmanlığına yönelik yüksek lisans ve doktora programlarının açılması gerektiğinin altı çizilmiş ve Dr. Özsüer’e Türkiye’deki Yunanistan uzmanlarının önemli temsilcilerinden biri olarak teşekkür edilmiştir.

 

Dr. Esra Özsüer, Atina Panteion Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Tarih Bölümünde doktorasını yapmıştır. İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nde öğretim üyesi olarak Yunan Siyasi Tarihi üzerine çalışmalarını yürüten Esra Özsüer'in konu üzerine yayınlanmış makaleleri ve kitapları bulunmaktadır. Dr. Özsüer ayrıca Türkiyat Mecmuası’nın editörlüğünü yürütmektedir.